11 Nisan 2013 Perşembe

Sarılın lan.

     Yine çok klişe bir giriş yapacak ve 'Sen bu satırları okurken çayımı yudumluyor ya da hayatın ne kadar kısa olduğunu düşünüyor olucam.'diyerek başlayabilirim sanırım. Şuan tam olarak hayatımın en karmaşık yıllarını yaşadığım doğrudur.Ne yapacağım konusunda kimse bir tahmin yürütemez.Neden? Çünkü ben bile uzun süredir ne yaptığımı veya ne yapacağımı bilmiyorum..
     Arkadaşlık konusuna ve hayatın boktanlığına biraz değinmek isterim. Herkesin arkasından üzülmek, arkadaş kaybetmek çok acı olsa da tecrube kazandırıyor sana.Üzüntüler tecrube kazandırır.''İnsanlar tecrübeleri oranında değil tecrübelerinden aldıkları dersler oranında olgundurlar.'' demiş Bernard Shaw ki bu durumun bizimle bir alakası yok.Bu filozoflar her konuya burunlarını sokarlar zaten. Neyse işte bir süre sonra alışmaya başlıyorsun arkadaş kaybetmeye çünkü nerde çokluk orada bokluk, ne kadar az arkadaş o kadar çok güven.He bir de kendini avutma var değil mi ? 'Ben onu kaybetmedim o beni kaybetti.' Peh peh peh. Biz ne de çok kendi yalanlarımıza bile inanır olmuşuz.Unutmamak lazım bir de 'Sen çok değiştin.' ciler var ki onların bence açık sözlülükleri bir taraflarına kaçmış.Bu tamamen yalan sayın okurlar 'Senden sıkıldım artık yeni arkadaşlar lazım' demek istiyor ama kendine yediremiyor.Hep derim şimdi de söylüyorum. İnsanlar gerçekten garip. Çok afedersiniz ama bazı insanların beyni gerçekten götünde.
     Hayatın boktanlığı diyorduk dimi tam.Sizi temin ederim ki bu yazıyı tuvalette yazmıyorum. İnanın. Hayat dediğim şey aslında hayat değil ya gerçekten değil. Şöyle bir şey var çünkü yirmi beş yaşlarına kadar okuyorsun tabiri caizse kıçını yırtıyorsun, sonra altmış yaşlarına kadar çok birikim yapıyorsun çalışıyorsun geriye ne kadar yılın kalıyor beş veya on mu? Bu kadar yılın yorgunluğuna karşın hayatımızı yaşamak için sadece ve sadece beş, on yıl mı? Gerçekten acımasız.Tuvalet mi diyordum. Yaratıcı sifonunu çekiyor ve yaşayamadığımız hayatımızı bir kalemde tarihten siliyor. Ee yani bok geldik bok gidiyoruz. 
     Toparlamak gerekirse en kötü olanı da şu, bir gün kendi geçmişine baktığında hiçbirine güvenememiş olman ve hayatında bir şeyler başaramamış olman fazla canını acıtıcak.
     Herkes sıradandır. Hepimiz sıradanız.Önemli olan da sıradan hissetmek.Çünkü her canlı kendini farklı görür ve artık farklı olmak sıradanlaştı.Çok uzun bir yazı yazıyorsam sayın dinleyiciler yarısını okuyup bırakın çünkü saçmalamaktan başka bir şey yapmıyorum.
     Tek tavsiyem olucak konuyla da uzaktan yakından alakası yok ama sevdiklerinize sarılın lan.
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder