Bu genç ruhlarımız için fazla
ağırdı belki de. Tutulmamış sözler vardı her yerde. Yarım
kalan yaşamlar... O kadar çok şey vardı ki; incinmişlikler,
eğlenceler, gülüşlerin ardına gizlenmiş bir çok gözyaşı...
Dışarı atamadığımız, biriktirerek dağ oluşturduğumuz
mutsuzluklarımız vardı. Her sabah uyandığımızdaki o boşluğu
aradık geceleri uyumadan önce. Kimimizin gözüne uyku girmedi
belki de. Bekledik öyle, güneş bana da doğar mı ki diye. Kimimiz
sonradan öğrendik dünyanın kimseyi umursamadığını, sadece
kendinin ve güneşin etrafında döndüğünü. Özledik kimimiz.
Çokça özledik o'nu. Belki de yastıklara sarıldık özlemimizden
ama olmadı tutmadı o'nun yerini. Belki de sarılmayı sevmiyordu
diye. Kimimiz pişman olduk, sövdük günlerce geçmiş zaman
kalıplarına. Yaptıklarımız, yapmak isteyip de yapamadıklarımız
için. Ve gece geldik yine yatak olarak adlandırdığımız küçük
düşünceler diyarına. Kimisi mutluydu; huzurla daldı uykusuna
yarını karşılamak için. Ama biz... Biz hep yalnızdık. Yine
yalnızız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder